İnanç ve bilgiyi kiliseyle birleştirmeye çalışan Orta Çağ felsefesi.

Saydam bir yüzey üzerine alınmış projeksiyonda kullanılmaya özgü pozitif görüntü, diyapozitif.

Bazı renkler bize soğuk olan şeyleri anımsatırlar; buz grileri veya teskin edici maviler gibi. Her renk beyaz katılarak daha "cool" yapılabilir.

Nesnel olarak varlığı algılanabilen.

Geometrik bir kompozisyon anlayışını anlatmaktadır. 1930’larda konstrüktivistleri, ve De Stijl akımını anlatmak için kullanılır.

Toplumsal gerçekçilik.

Gözle görülüp algılanamayan, hissedilen.

Anlık kararlara dayanan bir eğilim. Tuvalin başına geçinceye ve kalkıncaya kadar ne yapacağını planlamayan ve modernitenin baskıcı görüntülerinden, eylemlerinden bunalmış sanatçıların 1940’larda benimsedikleri ve aralarında Jackson Pollock’un da bulunduğu bir sanat eğilimidir.

Soyut Dışavurumculuk Amerika’da çıkmış ilk harekettir. Önceki tüm izm’ler avrupa kökenlidir.

Görsel sanatlarda yapıtın doğada var olan gerçek varlıkları betimlememesi anlayışı. Modern sanat büyük ölçüde soyut anlayışa yöneliktir.

Soyut sanat genel anlamıyla doğada varolan gerçek nesneleri betimlemek yerine, biçimler ve renklerin, temsili olmayan veya öznel kullanımı ile yapılan sanata denir. Nonfigüratif sanat terimi ile değişmeli olarak kullanılır. 20. yüzyıl başında bu terim, gerçek biçimle...

Devamı için tıklayın...

Yüzey ya da hacim sanatlarında gerçek figür, şekil ve kompozisyonların tanınamayacak derecede yalınlaştırılması.

Ağaçtan saplı olan çelikten yapılmış ince bir levhadır. Mala biçiminde olan bu araç, boya karıştırmaya, resim üzerindeki fazla boyaları kazımaya ve farklı leke etkileri oluşturmaya yarar.

Sanatçının, önceden tasarlamadan kendi içinden geldiği gibi dış etki olmaksızın gerçekleştirdiği çalışmalar.

Sanat eserinde kuvvetlerin dengesi ile yapılmış eserlere statik eser denir.

Üslup.

Herhangi bir sanat dalında biçimlerin bazı niteliklerini öne çıkarmak amacıyla vurgulamak, yalınlaştırmak ve yinelemekten doğan çok belirgin üslupsal bir abartma şekli.