Makale Başlığı: Bir Yapıtı Okumak

Bir Yapıtı Okumak

Yazar: Hakkı Engin Giderer • Eklenme Tarihi: 12.02.2010 • Görüntüleme: 4.038

Özet:
Günümüzde bir yapıtı okumak, bir yazı denizinde yüzmek demektir. Yapıtın yaratıcısı da aynı denizde yüzdüğü için okuyucunun en azından suya ayağını değdirmesi gerekmektedir.

Kelimeler:
sanat yapıtı, okumak, eser, sanat eseri, sanat psikolojisi, sanat kuramı, sanat etiği, sanatçı, sanatçılar

Bir sanatçının yaşam öyküsünü bilmiyorsak, işliğine hiç gitmediysek, sergilerini veya gösterilerini izlemediysek, sanat tarihiyle ilgili bilgilerimiz eksikse, sanatçının yaşadığı memleketi ve o memleketin kültürünü tanımıyorsak, dünyada olup bitenlerden habersizsek; sanat kuramı, psikoloji, sosyoloji, estetik bilmiyorsak; yapıtın dönemi hakkında bilgimiz yoksa sanatçının herhangi bir yapıtını "duyularımızla", yalnızca duyularımızla okuyabilir miyiz?

Günümüzde bir yapıtı okumak, bir yazı denizinde yüzmek demektir. Yapıtın yaratıcısı da aynı denizde yüzdüğü için okuyucunun en azından suya ayağını değdirmesi gerekmektedir. Çağdaş sanat ortamında "okumak" fiili, bir sanatçının, bir eleştirmenin veya sanat kuramcısının bir yapıtı çözümlemesi, çözümlediklerini yazması anlamında; geniş anlamda ise herhangi birinin bir yapıt hakkında kendi düşüncelerini yazması anlamında kullanılmaktadır.

Sanat yapıtı çözümlemenin disiplinler arası bir uğraş olduğunu düşünenler, eleştirmenler ve kuramcılarla birlikte herhangi bir okuyucuya ve sanat dışındaki uzmanlara da söz hakkı vermek niyetindedirler. Bu niyet kafamızda daha demokratik, anti-otoriter bir resim oluşturur. Okumak yazıyla kardeş bir eylemdir. Yazı (resim, heykel vb.) veya yapıt yoksa okumak da imkânsızdır. Okumak, görmekle ya da dokunmakla ilgilidir ama alfabeyi, grameri, dili bilmediğimizde olanaksız bir durum içinde bulabiliriz kendimizi. Bir yapıtı okumak demek, en azından onu yeterince anlamak ve anladıklarımızı alt alta yazmak demektir. Yapıt, tıpkı harfler gibi farklı görsel sembollerden oluşuyorsa, bu sembolleri birbirine çarpmak, sese dönüştürmek ve bu sesin evrendeki karşılığını aramak okumak anlamına gelebilir. Ama yapıt, kimsenin bilmediği bir dille yazıldıysa ya da düşüncelerimize, sözcüklerimize, seslerimize dönüştürmeyeceğimiz bir biçimle yapılmışsa ve biz bunu anlamaya gönüllüysek o dili, o biçimsel sistemi keşfetmek durumundayız. Örneğin, soyut resmin ilk dönemleri hiç bilinmeyen bir dilin çözümlenmesini gerektirmiştir.

Öncelikle, okunacak "yapıtın" okunmaya değer bulunması gerekir. Bir yapıtı anlamak onu dilimize çevirmek midir? Anlamak düşünceden ve dilden uzak bir yürek çarpıntısı olabilir mi bazen? Dile gelmemiş bir şey yüreğimizi çarptırabilir mi? Bilincimizle fark etmediğimiz ama kalbimizi çarptıran şey okumanın bir aşamasıdır; belki de ilk aşaması... Bir yapıtı okumak demek, sanatçının düşleri ve anlatmak istediklerinin, okuyucunun düşleriyle, anladıklarıyla iç içe geçmesi demektir. Bazen yaratıcısının bile anlamlandıramadığını bir çözümlemeyi gerektirir okumak. Çözümlemek bazen sanatçıyı aşan bir uğraştır. Sanatçının kendi yapıtını "okuması" ender rastlanan bir durumdur ve okuyanın az olduğu ortamlarda görülür. Bunu sanatçıdan beklemek ise açgözlülüktür. Başka bir açıdan bakarsak, sanatçı yapıtını başkaları okusun, çözümlesin diye yapar. Ortada bir yapıt varsa çözümlenme arzusu da vardır.

Sıradan, meraklı ve içten bir okuyucunun yapıt karşısındaki deneyimi ile bir eleştirmenin deneyimi "daha derin veya daha iyi okumak" açısından karşılaştırılamaz. Bir sanat yapıtı onu okuyan herkesin ortak ve aynı deneyimi yaşadığı bir şey değildir. Ya da okuyucu her zaman eleştirmeni izlemek zorunda değildir ama eleştirmeni okumadığında okuması eksik kalabilir. Yaşadıklarımızın tortusuna karışınca anlam kazanan bir deneyimdir okumak. Okumak yaşantılar kazanmaktır. Okuduğumuzu kendimiz gibi, kendimiz kadar anlarız. Eleştirmenin derin bilgisi, ona yapıttaki mecazların bazılarını başkalarından daha hızlı ya da daha ayrıntılı kavramasında yardım edebilir. Bir eleştirmen okuması, aklın ortak paydalarının ifadesidir. Hiçbir eleştirmen, hiçbir çözümleyici okuduklarını paylaşarak bize kendi okumamızı hediye edemez. Başka bir deyişle, ne kadar okuyucu varsa o kadar farklı okuma vardır. Okuma reçeteleri, fazla sorgulamadan aynı bayrak altında yaşamaktan memnun nefer gruplarının işine yarar. Başkalarının reçeteleriyle okuyanlar okur-yazar sayılmayabilir. Sanat eleştirmeni için okuduklarını başkalarıyla paylaşan biri demek de haksızlık olur. Yapıtı anlamak için çoğumuzdan daha çok okuyan, araştıran biridir sanat eleştirmeni. Çok okuduğu için çok şey bilir. Bazıları yapıtın yaratım sürecinin en yakın takipçisidir. Eti kemiğinden ayırabilir. Yapıtın dokularını sınıflayabilir ama asla bizim yerimize okuyamaz, sonuçta yazdıkları kendi okumasıdır. Eleştiri dili anayasal bir dildir. Dudaklarıyla konuşamaz. Elleriyle herkesin eşit bir biçimde, düşmeden yürüyebileceği bir zemini düzlemeye çalışır. Oysa yapıttan başka hiçbir yerde başkasının dudaklarıyla sevgilimizi öpemeyiz. Ya da ancak yapıtta kendi dudaklarımızla başkasının sevgilisini özgürce öpebiliriz.

"Yapıtı Okumak" başlığındaki iki temel kavramdan biri olan "yapıt"a gelince, okunmadığında en bayağı günlük kullanım nesnelerinden bile daha değersizdir. Ona "nesne", "tüketim nesnesi" diyenler vardır. Bu kavramlar, okuma açısından yine de bir mertebeyi gösterir. Sanat nesnesinin ne olduğu, neyin sanat nesnesi olduğu eleştirmenin ve okuyucunun kararıyla (yargısıyla) saptanabilir. Bu yargılarda genellikle kültürler arası bir uzlaşım yoktur.

Eleştirmenin sanat yapıtı dediği, okuyucunun yapıt damgasını vuramadığı bir şey olabilir. Günümüzde her türlü atışın, alaşağı edişin serbest olduğu ve ciddi bir karmaşanın yaşandığı bir ortamda neye yapıt denmektedir? Bu soruyu yanıtlamak zordur. Sanat kavramlarına çok kafa yormamış birinin sanat nesnesiyle ilk bakışta kurduğu hoşlanmaya dayalı bir okuma, sanat nesnesini yapıt kategorisine sokabilir mi? Çoğunluğun beğendiği bir sanat nesnesini hiç düşünmeden beğenmek, çoğunluğun uzak durduklarına hiç bakmamak, özgür olmayan bir okuyucu ya da eleştirmeni gösterir. Çoğunluğun beğendiği bir sanat nesnesi yapıt mıdır? Okumaların inandırıcılığı, nesnelliği, yaratıcı ilişkilendirmeleri, biçemi ve okuyanların uzlaşımıyla buna karar verilebilir. Çok beğenilen ama yeterince okunmayan bir yapıt hakkında yargıda bulunmak güçtür. Buradan, çoğunluğun beğendiği sanat nesnesine uzak durmalıyız sonucu çıkarılmamalı, ikincil çıkarlardan (entelektüel görünme, iyi okuyucu izlenimi bırakmak için çabalama, tanıtım yazılarını içselleştirerek bir gruba katılma isteği, vb.) uzak durarak gerçekleştirilen bir okuma, sanat nesnesiyle içten bir ilişki kurmaktır. Çoğunluğun yapıt dediğinin, kendi okumamız sonucu iyi bir yapıt ya da yapıt olmadığını savunmak, hem zahmetli hem de cesaret isteyen bir iştir. Bir sanat nesnesinin çok satması, piyasada çok para etmesi, sergilendiği yerde uzun kuyrukların oluşması, sanatçının arkadaşımız olması, herkesin bu yapıttan söz etmesi merakımızı uyandırabilir ama tüm bunlar okumanın dışında kalması gereken durumlardır. Okumak riskli bir iştir, yaşamak gibi. Bazen zaman kaybıdır, hayal kırıklığıdır, sıkıntıdır. Tanıtım yazıları, eleştiriler seçimimizi kolaylaştırmaya, isabetli hale getirmeye çalışsa da son tahlilde güvenilmez araçlardır. Yapıt okuyucunun gözlerini (duyularını) arzular, okuyucuyla göz göze gelmek için yapılmıştır.

Kuram, eleştiri ve sanata bakan bilimler aynı zamanda günümüzde sanatçının kafasındaki gerçeklerdir, yani yapıtı çatan ana direklerden bazılarıdır. Sanatçı tarafından üretilmeyen kuram ve eleştiri, bilimin bulgularıyla sanata yaklaşan yazıların çoğu, üretim süreçlerine yakın kişiler tarafından üretilmiştir. Başka sanat yapıtları, sanatçıların söyleşileri, teknolojik gelişmeler, yapıtı oluşturan malzeme yapıtın anlam katmanlarını oluşturabilir. Sanat yaşam gibidir, yaşamın içinde biçimlenir. Yapıt ise zaman içinde yol alır, zaman içinde yeni anlamlar kazanır ve bu nedenle okuyanın onun yaşam serüvenini izlemesi gerekir. Tıpkı sanat gibi, sanatçı gibi, sanat yapıtı gibi okuyanın da bu yaşamın içinde olması bir zorunluluktur. Yapıtın ömrü, yapıt okumalarına bağlıdır. Bir anlamda yapıt okuması, yapıt hakkında yazılan çözümleyici, kapsamlı yazılardır. Yazmayan okuyucunun okudukları kendisiyle ölür. Ama yapıt yazılı (okunma potansiyeline sahip) olduğu için bir hortlaktır, öldüğünü zannedip onu unuttuğumuz anda yeni bir okumayla yeniden canlanabilir. Onu yaşatan yeni okumalardır. Yeni okumalar ise yeni yaşam gereksinimlerinden doğar. Yeni okumaları yaratan önemli bir kaynak da eski okumaların zamana yenik düşmesidir. Yeni bir okuma bazen yeni bir ekleme ya da bir düzeltmedir.

Okuma ve çözümleme reçeteleri, biçimsel önerileri kapsasa bile okumayı sıradanlaştırır, okuyucunun elini kolunu bağlar. Hele okumayı yeni sökenler için hiç uygun değildir. Okuyucu, diğer okumalarla hesaplaşarak kendi topraklarından yeşertmelidir kendi düşüncelerini. Kendi yolunu kendi bulmalıdır. Yolunu başkalarının yollarını eskitmeden bulamıyorsa, nasıl istiyorsa öyle yapmalıdır. Başkalarının bulduğu egzersizleri tekrarlayarak ısınmak belki bir başlangıç olabilir. Okumayı yeni sökenlerin yazıları "okuma"dan sayılmaz. Fırça izinin, iki boyutun, çerçeve içinde kalanların, dokunun, renklerin, biçimlerin, görsel hilelerin topografik keşfi bile belli kavramları ve belli bir terminolojiyi gerektirir (katıksız bir göz ve yapıt ilişkisinden söz etmek olanaksızdır.) Düşünce ve dil olmadan göz kördür. Çocuklara verilen ödevlerdeki gibi bir romanı okuduktan sonra çıkarılan özet, topografik anlamda bir resim okuma ödevine dönüştüğünde, büyük olasılıkla öğretmenin eline basılı bir sergi davetiyesi olarak geri dönecektir. Topografik çaba bile okuyanı çok terletir. Çünkü görsel sanatlardaki okuma görsel dilin yazı diline dönüştürülmesidir. Buradaki dönüştürme işlemi iki farklı dilin arasındaki bocalamadan öte bir şeydir: Görsel dilin sözlüğü yoktur. Sanatçının heyecanını, duygularını, felsefesini anlamak ve dile dökmek belki sanatçının işi kadar zordur, iyi bir okuma yalnızca terminolojiyi bilmekle gerçekleşemez. Terminoloji, önceden yola çıkanların ayak izlerinden geçilmez olmuş bir alandır. Terminoloji olmadan düşünmeye başlamak da imkânsızdır.

Yaratıcı bir okumadır yapıtı dirilten ve yaşatan. Okumanın sanatçıya yol gösterme görevi (eğer varsa) ancak böylesi bir yolla gerçekleşebilir. Sanatçı yapıtı hakkında yazılanları kamuoyu yoklaması gibi algıladığında sanatına yabancılaşır. Kamuoyu yoklamasına benzeyen bir bilginin içselleştirilme çabası, sanatçıyı hazinesinden, içtenliğinden uzaklaştırır. Okumak, sergi salonlarında sanatçıya söylenen yarım, kopuk cümleler de değildir. Yapıt gibi bir tanrılığın, bitirilmişliğin kaygısını taşır. Bitirilmemişliği hedeflemek, beceriksizliği örtmek demek değilse bir başka bütünlük uğraşıdır.




Reading an Artwork

If we don't know life story of an artist; if we have never been at This atelier, never watched his exhibitions or performances; if our information about art history is missing; if we don't know the country where the artist lives, and the culture of that country; if we are not aware of what happen around the world; if we don't know art theory, psychology, sociology, esthetics; if we don't have information about the period of the artwork; then can we read any artwork of the artist with our "sensations", only with our sensations?

In our day, reading an artwork means to swim inside a writing sea. As the creator of the artwork too swims in the same sea, the reader should at least touch his foot to water. In contemporary art medium, the verb "to read" is used in meaning of an artist's, critic's or art theorist's analyzing an artwork, writing what they analyzed; in broader sense anybody's their writing his own thoughts about an artwork.

The ones who think that analyzing an artwork is an interdisciplinary deal, intend to give right of expression to any reader and experts outside of art, together with the critics and theorists. This intention forms a more democratic, anti-authoritarian picture in our minds. Reading is a brother action of writing. If writing (painting, sculpture etc.) or artwork are lacking, then reading is impossible either. Reading is related with seeing or touching, but we may find ourselves in an impossible situation when we don't know the alphabet, grammar, language. Reading an artwork means at least understanding it sufficiently and writing down what we understand. If the artwork is formed by different visual symbols just as letters, then confronting these symbols with each other, converting them into voice and looking for the correspondent of this voice inside universe might mean reading. However if the artwork is written with language that nobody knows, or is made in a form that we cannot convert into our thoughts, words, voices, and if we are willing to understand this, then we are in situation of discovering that language, that formal system. For instance, first periods of abstract painting reguired analysis of language not known at all.

Firstly, "the artwork" to be read must be evaluated as worthy to be read. Is to understand an artwork translating it into our language? May understanding be sometimes a palpitation far from thought and language? May something unexpressed make our heart beat? What we don't realize with our consciousness but what makes our heart beat is a phase of reading; maybe its first phase... Reading an artwork means intermingling of the artist's dreams and what the artist wants to relate, with reader's dreams and what he understands. Sometimes reading reguires an analysis that even its creator cannot give meaning. Analyzing is sometimes a deal passing beyond the artist. Artist's "reading" his own artwork is a rare situation, and is encountered at mediums where readers are scarce. Expecting this from the artist is greediness. If we look at from another perspective, the artist makes his artworks for that others read, analyze. If there is an artwork, then there is the desire to analyze too.

The experience of an ordinary, curious and sincere reader in front of an artwork and the experience of a critic cannot be compared according to "reading deeper and better". An artwork is not something whose each reader lives the common and same experience. Or the reader must not always follow the critic, but his reading may be missing when he doesn't read the critic. Reading is an experience gaining meaning when it is mixed with the residue of what we live. Reading is to gain lives. We understand what we read, as ourselves, as much as ourselves. The deep information of the critic may help him to conceive some of the metaphors in the artwork more rapidly and in further details than others. A critic's reading is the expression of common denominators of the mind. None of the critics, none of the analyzers can offer us our own reading by sharing what they read. To say it otherwise, there are readings as different as there are readers. Reading recipes are useful for person groups being content of living under the same flag without guestioning much. The ones who read with recipes of others may not be counted as literate. For the art critic, it is injustice to say also that he is someone who shares with others what he reads. Art critic is someone who reads, researches much more than most of us for understanding the artwork. He knows too many things for that he reads too much. Some of them are closest followers of the creation process of the artwork. He may distinguish flesh from bone. He may categorize textures of the artwork, but he may never read instead of us, what he writes are his own reading at the result. Criticism language is a constitutional language. It cannot speak with its lips. He tries to flatten with his hands a ground where everybody may walk equally without falling down. However we cannot kiss our lover with lips of someone else nowhere other than the artwork. Or only at the artwork we may freely kiss the lover of someone else with our own lips.

When we arrive to the "artwork" which is one of two basic concepts at the title "Reading An Artwork", it is more valueless even than most banal daily usage objects when it is not read. There are people calling it "object", "consumption object". These concepts point out to a state still from the perspective of reading. What the art object is, what is art object can be determined through the decision (judgement) of the critic and reader. At these judgements, there is not generally an intercultural accord.

What the critic calls artwork may be something that the reader cannot stamp as artwork. In a medium where every kind of attack, overthrowing is free and a serious commotion is lived in our day, what is called artwork? It is difficult to answer this question. May a reading based on liking that someone who didn't ponder too much on art concepts establishes at first sight with an art object, lead to categorize art object as artwork? Liking an art object that the majority likes, without thinking at all, not looking at the ones from which the majority keeps distant, point out a not free reader or critic. Is the art object that the majority likes an artwork? This may be decided by the persuasiveness, objectivity, creative associations, style of readings, and accord of readers. It is difficult to make a judgement about an artwork being much liked but not read enough. From here, we shouldn't deduct to keep distant from an art object that the majority likes. A reading being realized by keeping distant from secondary benefits (appearing intellectual, struggling for leaving an impression of a good reader, the desire to join a group by internalizing introduction writings, etc.) is to establish a sincere relation with art object. Defending that what the majority calls artwork is not a good artwork or artwork at the result of our own reading, is an exacting task requiring courage. Selling too much of an art object, its making too much money in the market, the formation of long queues where it is exhibited, the artist's being our friend, everybody's mentioning about this artwork may evoke our curiousness, but all of these are situations necessary to be excluded from reading. Reading is a risky matter, just like the life. Sometimes it is loss of time, disappointment, annoyance. Although introduction writings, criticisms try to ease, render felicitous our selection, they are unreliable tools at last analysis. The artwork desires the eyes (sensations) of the reader, it is made for being eye to eye with the reader.

The theory, criticism, and sciences looking at art are at the same time the realities in the mind of the artist in our day, i.e. they are some of the main columns building the artwork. The theory and criticism not being produced by the artist, most of the writings approaching to art with findings of the science, are produced by people close to production processes. Other artworks, the interviews of artists, the technological developments, the material forming the artwork may form meaning layers of the artwork. Art is like the life, it is shaped inside the life. Whereas the artwork, it proceeds within time, it gains new meanings within time and that's why the reader must follow its life adventure. Just like the art, artist, artwork, the being of the reader too inside this life is a reguirement. The lifetime of the artwork depends on artwork readings. In some sense, artwork reading is comprehensive, analyzing writings about the artwork. What the reader who doesn't write reads dies with him. But the artwork is a ghost for that it is written (it has the potential of being read), at an instant where we forget it by thinking that it is dead, it may revive with a new reading. What animate it are new readings. New readings arise from new life necessities. An important source which creates new readings is the old readings' defeat by time.

Sometimes a new reading is a new addition or a correction. Even though reading and analyzing recipes include formal propositions, they render the reading ordinary, they attach hands of the reader. It is not convenient at all for the ones who just start to reading. The reader must grow his own thoughts from his own territory by reconciling with other readings. He must find his own way by himself. If he cannot find his way without wearing out the ways of others, he should do whatever he wants. Warming by repeating the exercises being found by others might be a start perhaps. The writings of the ones who just start to reading are not counted as "reading".

Even the topographical discovery of brush trace, two dimensions, the ones who remain inside the frame, the texture, colors, forms, visual illusions reguire certain concepts and a certain terminology (it is impossible to mention about a pure relation of eye and artwork). The eye is blind without thought and language. When the summary being obtained after having read a novel as the homework given to children, is converted into a painting reading homework in topographical meaning, it will return to hands of the teacher as a printed exhibition invitation most probably. Even a topographical effort makes the reader sweat too much. Because the reading in visual arts is the conversion of visual language into writing language. The conversion operation here is something beyond hesitating between two different languages: The visual language has not a dictionary. Understanding the emotion, feelings, philosophy of the artist and expressing them is maybe as difficult as the work of the artist. A good reading cannot be realized by knowing the terminology only. The terminology is a inpassable area because of foot tracks of the ones who departed beforehand. It is nevertheless impossible to start to think without terminology.

What revives and perpetuates the artwork is a creative reading. (If there is) the reading's task to lead the artist can only be achieved with such a way. When the artist perceives as public opinion poll what are written about his artwork, he alienates to his art. The effort of internalizing an information similar to a public opinion poll, alienates the artist from his treasury, sincerity. Reading is not either half, broken sentences being said to the artist at exhibition halls. It carries as artwork the concern of a plenitude, completeness. If targeting incompleteness does not mean hiding ineptitude, it is another plenitude effort.