Makale Başlığı: Türk Resim Sanatı

Türk Resim Sanatı

Yazar: TC Kültür ve Turizm Bakanlığı • Eklenme Tarihi: 11.04.2006 • Görüntüleme: 7.092

Özet:
İnsanların en eski çağlardan beri kullandıkları bu anlatım aracı Türkler tarafından da kullanılmıştır. Orta Asya`nın bozkırlarında yaşayan Türk boylarının, ele aldığı konulardan dolayı "hayvan üslubu" olarak adlandırılan resimler yaptığı bilinmektedir.

Kelimeler:
resim. türk resim sanatı

Resim

İnsanların en eski çağlardan beri kullandıkları bu anlatım aracı Türkler tarafından da kullanılmıştır. Orta Asya'nın bozkırlarında yaşayan Türk boylarının, ele aldığı konulardan dolayı "hayvan üslubu" olarak adlandırılan resimler yaptığı bilinmektedir. İslamlık benimsendikten sonra dinsel yasaklar nedeniyle betimleyici resim daha az kullanılmış, onun yerine süsleyici resim sanatları gelişmiştir. Bu nedenle Türk resim sanatı denence daha çok batı etkisi altında gelişen ve betimleyici yanı da olan çağdaş resim sanatı anlaşılır.

Gene de daha önceki dönemlerden kalan bazı yapıtların resim sanatı içinde sayılabileceği unutulmamalıdır. Az sayıda da olsa Anadolu Selçukluları'ndan bazı yapıtlar kalmıştır. Bunlar kabartmalar, çini üstüne yapılan çizimler biçimindedir. Osmanlı döneminde de yoğun bir minyatür çalışması gözlenir. Fatih Sultan Mehmed döneminde batıdan ressamların getirtilerek padişahın ve ailesinden kişilerin resimlerinin yaptırıldığı bilinmektedir. Osmanlı sanatçılar da İtalya'ya gönderilmiştir. Bu tür girişimler daha sonraki dönemlerde yinelenmemiş, kendine özgü kuralları olan minyatür sanatı sürdürülmüştür. Elyazması kitapların resimlendirilmesinde kullanılan minyatürlerin betimlemeci yanı da vardır. Bu sanatta gerçekçi olmaktan çok simgesel anlatımlar önemlidir.

Türkiye'de batılı anlamdaki ilk resim denemeleri yeni kurulan Mühendishane-i Berri-i Hümayun (Kara Mühendishanesi) ile Mekteb-i Harbiye (bugünkü Kara Harp Okulu) gibi mühendislik ve askeri okullarında gerçekleştirildi. Önce haritacılık, teknik resim gibi konularda başlayan eğitim kısa süre içinde serbest resmi de kapsadı, bu amaçla batıdan öğretmenler geldi. Türk öğrenciler de yetiştirilmek üzere batı ülkelerine, özellikle Fransa'ya gönderildi.

Yenilikçi padişahlar 19. yüzyılda da batılılaşma çalışmalarını destekliyordu. II. Mahmud kendi resmini yaptırarak devlet dairelerine astırmış, Abdülaziz de resimle uğraşmıştır. Genellikle asker kökenli olan ilk Türk ressamların yapıtları da bu yüzyıldan kalmadır. Resimlerindeki donuk, acemice hava nedeniyle "19. yüzyıl Türk primitifleri" diye de adlandırılan bu ressamlar bazen fotoğraftan yararlanarak saray ve köşk bahçelerinden ya da İstanbul'dan görünümler yapmışlardır. Bunlar arasında Hüseyin Giritli, Hilmi Kasımpaşalı, Süleyman Sami, Ahmed Bedri, Salih Molla Aşki, Osman Nuri Paşa, Ahmed Şekür, Selahattin Bey, Şefik Bey, Necip Bey, Münip Bey, Ahmed Ziya Şam, İbrahim Bey, Mustafa Bey, Şevki Bey gibi adlar vardır.

Bu yüzyılın sonlarına doğru resim sanatı açısından en önemli gelişme bir devlet sanat okulunun kurulmasıdır. 1874'te ressam Guillemet tarafından İstanbul'da Resim Akademisi adlı bir özel okulun açılmış olduğu bilinmektedir. Bu okulun öğrencileri çalışmalarını 1876'da düzenledikleri bir sergiyle tanıtmışlardır. Ama Türkiye'de çağdaş resim dalında eğitim veren ilk kuruluş 1 Mart 1883'te açılan Sanayi-i Nefise Mektebi (daha sonra Güzel Sanatlar Akademisi, bugün Mimar Sinan Üniversitesi) oldu. Ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey'in 1882'de müdürlüğüne getirildiği bu kuruluşun ilk yönetmeliğinde okulun "resim, oymacılık, mimarlık (fenn-i mimari) ve hakkâklık ile ilgili bilgi ve hünerlerin sanata tatbiki usulü"nün okutulup öğretileceği yazılıdır. Resim eğitiminin ağırlığı bundan sonra askeri okullardan bu okula kaymıştır.

Türk ressamlar 20. yüzyılda ilk kez bir örgüt çevresinde birleşmişlerdir. İlk Türk ressamlar derneği 1908'de kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'dir. Derneğin adı 1921'de Türk Ressamlar Birliği'ne, 1926'da da Türk Sanayi-i Nefise Birliği'ne, 1929'da da Güzel Sanatlar Birliği'ne dönüştürülmüştür. Sanatçılar arasında belli bir dayanışma sağlayan, düşünce alışverişine olanak veren bu tür örgütler daha ileride belli akımların savunucusu olarak da ortaya çıkmıştır.

Cumhuriyetin kurulmasından sonra da resim alanındaki çalışmalar desteklendi. Sanayi-i Nefise Mektebi 1928'de Güzel Sanatlar Akademisi'ne dönüştürüldü. Batı ülkelerinden öğretmenlerin getirtilmesi, Türk öğrencilerinin Avrupa'ya gönderilmeleri bu dönemde de sürdü. Cumhuriyetin ilk yıllarında Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitiren ressamlar arasında da Şeref Akdik, Refik Epikman, Mahmut Fehmi Cûda, Ali Avni Çelebi, Zeki Kocamemi, Turgut Zaim gibi sanatçılar bulunmaktadır. Öğretmen açığını gidermek için kurulan Gazi Eğitim Enstitüsü'nün (bugün Ankara'daki Gazi Üniversitesi) Resim-İş Bölümü yetiştirdiği çok sayıdaki sanatçıyla ikinci bir resim eğitimi kuruluşu görevi görmüştür. Günümüzde bazı üniversitelerin güzel sanatlar fakültelerinde resim eğitimi verilmektedir.

Resim sanatında 1950'den sonra çok çeşitli eğilimlerin, akımların, düşüncelerin yan yana yer aldığı gözlenmektedir. Farklı yaklaşımları benimseyen sanatçılar birbirlerine üstünlük sağlamadan yapıt vermişlerdir. Malik Aksel halkbilim alanındaki araştırmalarıyla tanınmıştır. Turgut Zaim kırsal kesim izlenimlerini kendine özgü bir üslupla anlatmıştır. Bedri Rahmi Eyüboğlu Anadolu el sanatlarından esinlenen yapıtlar vermiştir. Sabri Berkel soyut çalışmalarıyla öne çıkar. İbrahim Balaban şair Nâzım Hikmet'in özendirmesi üzerine kendi kendini yetiştirmiş bir sanatçıdır. Çalışmalarını Paris'te sürdüren Fikret Muallâ kendini yurtdışında da kanıtlayan bir sanatçı olmuştur. Neşet Günal kırsal kesim insanlarını anlatan gerçekçi resimleriyle tanınır. Mimar olan Cihat Burak kendine özgü bir duyarlığa ulaşmıştır. Adnan Çoker soyut düzenlemelere yönelmiş, Salih Acar doğal yaşamdan esinlenen çalışmalar yapmıştır.

Son dönemde Mehmet Pesen, Kayıhan Keskinok, Nedim Günsür, Fahir Aksoy, Şadan Bezeyiş, Nuri Abaç, Mustafa Aslıer, Turan Erol, Orhan Peker, Ruzin Gerçin, Ömer Uluç, Özdemir Altan, Dinçer Erimez, Mehmet Güleryüz, Devrim Erbil, Altan Gürman gibi ustaların yanı sıra, Neşe Erdok, Oya Katoğlu, Mustafa Pilevneli, Süleyman Saim Tekcan, Burhan Uygur, Ergin İnan, takma adı "Komet" olan Gürkan Coşkun, Gülsüm Karamustafa, Balkan Naci İslimyeli gibi genç kuşak sanatçıları da adlarını duyurmuşlardır. Öncü nitelikteki çalışmalarıyla yurtdışında da tanınmış bir başka sanatçı olan Bedri Baykam ise bir sonraki kuşaktandır..