Makale Başlığı: Sanat ve Eleştiri

Sanat ve Eleştiri

Yazar: Yrd.Doç.Dr.Özand Gönülal • Eklenme Tarihi: 08.06.2009 • Görüntüleme: 5.597

Özet:
Eleştiri kelimesi günlük yaşamda genellikle olumsuz fikirleri ifade etmek için kullanılmaktadır. Ya da olumlu eleştiri, olumsuz eleştiri olmak üzere ikiye ayrılarak kullanıldığını çoğu zaman görmekteyiz. Gerçekte eleştiri bir tespittir. Herhangi bir şey hakkında farklı parametrelerden hareketle bir fikir ortaya koymanın yöntemidir.

Kelimeler:
sanat, sanat ve eleştiri, eleştiri nedir, sanatta eleştiri nasıl olur, sanat eleştirisi,eleştirmen, sanat eleştirmeni,sanat olgusuna ilişkin eleştiri

SANAT VE ELEŞTİRİ

Eleştiri kelimesi günlük yaşamda genellikle olumsuz fikirleri ifade etmek için kullanılmaktadır. Ya da olumlu eleştiri, olumsuz eleştiri olmak üzere ikiye ayrılarak kullanıldığını çoğu zaman görmekteyiz. Gerçekte eleştiri bir tespittir. Herhangi bir şey hakkında farklı parametrelerden hareketle bir fikir ortaya koymanın yöntemidir.

Sanata ilişkin değerlerin dogmatik ve skolastik anlayıştan uzaklaşarak kişiselleşmeye ve özgürleşmeye başlamasına paralel olarak eleştiri de gelişmeye başlamıştır. Rönesans ile birlikte hümanist felsefenin egemenliğiyle, insan varlığının değer kazanmasıyla düşünceler de önemli bir hale gelmiştir. Bu durum matbaanın icadıyla birlikte belgesel bir nitelik kazanarak daha geniş kitlelere ulaşılması sağlanmıştır.

16.yüzyılda İtalya’da yaşamış olan mimar ve ressam Vasari sanat eleştirisinin temellerini atarak, yaşadığı dönemde yapılmış olan eserler hakkında sergilediği yorumlarla sanat tarihi alanında önemli katkılarda bulunmuştur. Tarihsel süreç içerisinde birçok sanatçı eleştiri adına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Ancak sanata ilişkin eleştiri yapan kişiler, hem sanat olgusu içinde, hem de onunla gerekli uzaklığı koruyarak objektif bakış açısıyla değerlendirmelerini yapmak zorundadır.

Modern anlayıştaki eleştirinin kaynağı 17. ve 18. yüzyıllarda sanat akademilerinin kurulmasına dayanmaktadır. Sanata ilişkin eğitim süreçleri aynı zamanda kendini sorgulamayı da zorunlu hale getirmektedir. Bu sorgulamanın temelinde eleştirel bakış açısı yer almaktadır. 19. yüzyıldan itibaren sanatın tarihine ilişkin araştırmaların yatması eleştirinin kurumsallaşmasını da sağlamıştır.

Temel eleştirel yaklaşım insanla sanat eseri arasındaki kaynaşma sürecini kapsamaktadır. Eleştiri sanat eseri ile insan varlığı arasındaki doğrudan ilişkinin öznel ve nesnel boyutlarında varoluşunu sağlar. Aslında sanat eseri ile insan arasındaki ilişki, sanatçı ve izleyen tarafından olmak üzere iki yönde gerçekleşmektedir. Bu ilişki yaratma sürecini yaşayan sanatçı ve ortaya konulan eserle, onu izleyen kişi arasında kurulmaktadır. Eleştiriye yönelik ilişki her iki yönden de kurulabilir. Ancak yaratma sürecini yaşayan sanatçı, objektif bakış açısını oluşturmada zorluk yaşar. Bir sanatçı da yaratma süreçleri ile ilgili olarak subjektif boyut egemen olduğu için, diğer yaratımlar hakkında eleştiri yaparken de bu subjektiflikten kurtulamaz. Ancak izleyici sanat eseri ile kendisi arasındaki ilişkiyi yaşanmışlıklarının ona kazandırdığıyla kurmaktadır. Her ilişki, objektif eleştiri için gerekli alt yapıya sahip değildir. Bu durumda olağan izleyici ile eleştiren izleyici arasında donanımsal profil farklılığı vardır.

Benedette Croce genel olarak eleştirmen tiplerini üçe ayırmaktadır. Bunlardan birincisi, sanat eseri karşısında keyfi davranan, sanatçıya konu vermeye, yol göstermeye kalkışan çoğu kez çağdaş sanattan hoşnut olmayan, geçmişe ve geleceğe ait olgular peşinde koşan tiptir. İkincisi sanat eseri karşısında kendine eğitici rol veren, sanata karşı egemen bir havaya bürünen, sanatın içindeki; güçlü, güçsüz, güzel, çirkin yanları ayıran, ölçüp biçen tiptir. Üçüncüsü ise, öğretici, yorumlayıcı, halka sanat eserini tanıtan, eseri gidip görmeye ve okumaya teşvik eden tiptir.

Ancak bunların hiçbirisi gerçek bir eleştirmen değildir. Eleştiri iyi-kötü, güzel-çirkin ifadelerini barındırmamalıdır. Sadece iyi yönleri belirterek yapılan bir eleştirinin adı “övgü”, sadece kötü yönlerini belirtmek için yapılan eleştirinin adı ise “yergi” dir.

Sanat olgusuna ilişkin eleştiri, sanat bilimine ilişkin donanımın biçimlendirdiği profile sahip olanlar tarafından gerçekleştirilir. Sanat olgusunu tanımadan, onu kavramadan, eleştiri yapılamaz.

Sanat nesnesine ilişkin eleştiri, ontolojik çözümlemenin desteği ile gerçekleştirilebilir. Buna göre bir sanat nesnesinin sahip olduğu reel ve irreel boyutlar ayrı ayrı ele alınmalıdır. Bunun için dört temel basamak vardır. Betimleme, Çözümleme, Yorumlama ve Yargı.

Betimleme ve çözümleme sanat nesnesinin reel boyutuyla, yani nesnel özellikleriyle ilişkilidir. Yorumlama, nesnel özelliklerden hareket ederek irreel boyutu açığa çıkarır. Yargı ise doğrudan eleştirmene ait bir sonuçtur.