Odanda Tek Başına
Biz seninle hep bayağılıktan kaçtık... Sıradan, basit, gündelik olandan. Küçük mutlulukları, hayatın içindeki o kanaatkar doyumları değil, hep trajediyi aradık.
Biz seninle hep bayağılıktan kaçtık... Sıradan, basit, gündelik olandan. Küçük mutlulukları, hayatın içindeki o kanaatkar doyumları değil, hep trajediyi aradık.
Britanya’da endüstrinin gelişmeye başladığı bir şehirde ahlaki değerlerin alt üst oluşunu, iyi-kötü kavramının ayırt edilemez hale gelişini, bir grup gencin insanlara uyguladıkları şiddeti, o gruptan kopan gençlerin polis oluşunu ve başrol oyuncusu Alex’e içerde uygulanan beyin yıkama yöntemlerini konu alan bir filmdi.
Artık eskisi gibi her Hafta sonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum. Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum.
Yok etmeyi yaşam felsefesi sayan diktatörlerin, kıyımlarına ses çıkartamayan(cıkartmayan)halkın özgürlük mücadelasi.
Orhan Pamuk’un 2007’de yayımlanan Babamın Bavulu adlı kitabı, Pamuk’un 2006 Aralık ayında Stockholm’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü almadan önce yaptığı Babamın Bavulu, Oklahoma Puterbaugh Konferansı’nda yaptığı İma edilen Yazar ve Almanya Yayıncılar Birliği Barış Ödülü’nü alırken yaptığı Kars’ta ve Frankfurt’ta başlıklı konuşma metinlerinden oluşmaktadır.
Genelde ayna varlıkların görüntüsünü yansıtan ya da süs olarak kullanılan eşyalardan biri olarak düşünülür. Aynanın en önemli fonksiyonlardan biri; kişinin kimliğini bulmasını ve duygusal kişiliğini yaratmasını sağlamaktır. İnsan, aynaya baktığında kendini, neyin kendisini özel kıldığını ve kim olduğunu düşünürken bulur. Orhan Pamuk’un ‘Beyaz Kale’ romanında çeşitli ayna motifleri gösterilmektedir.
Liseyi bitirdiğim yıllardı. Sanırım, bir yılbaşıydı. Rahmetli babamın getirdiği Meteksan takvimindeki resimler çok dikkatimi çekmişti. Alnında püskül beyaz bir at başı, topraktan fışkırırcasına bir Aşık Veysel portresi, kocaman gagalarıyla kara kargalar, duvar kenarında terkedilmiş tek kürek, başlangıçta ne olduğunu o zamanlar çok kestiremediğim koşuşturan tulumbacılar....
Bu araştırma, Orhan Peker’in sanata bakış açısı, ele aldığı konuları ve leke kavramıyla birlikte yapıtlarının Türk Resim Sanatındaki yeri ve önemini ortaya koymaya yöneliktir. Bu kapsamda konunun aydınlatılabilmesi ve daha anlaşılır kılınabilmesi için, yazarların, sanatçıların, araştırmacıların farklı görüşlerine ve bu görüşlerin karşılaştırmalarına yer verilmiştir.
1914-14 Kasım 1950
Erken inanç sistemleri giderek gelişmiş ve neticede tek tanrılı din aşamasına ulaşılmıştır.Bu inançlar görsel malzemeye dökülerek, insan - kültür - uygarlık - sanat ilişkisinde değerlendirilmesi gereken objeler ortaya çıkmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, inşaat yapımını sürdüren mimarlar işlerini yaptıkları topluma göre sınıflanıyorduSaray ve çevresi için gerekli yapılar Hassa Mimarları tarafından inşa ediliyordu. Başkent’ten uzak şehirlerde ise Şehir Mimarları vardı. İnşaat Esnafı adı altında toplanan üçüncü grup ise, halkın ihtiyacı olan konutları inşa ediyordu.
Sanat, bireysel ve toplumsal kimliklerin ifade araçlarından biridir. Toplumsal değişim süreçlerinde bazı kimlikler ortadan kalkarken, yeni kimlikler ortaya çıkar. Bu yazı, Osmanlı Batılılaşmasının başladığı 18. yüzyıldan, Cumhuriyet dönemine kadar üretilen figüratif resimler üzerinden Osmanlı toplumunun bireysel ve toplumsal kimliklerinin irdelenmesini amaçlamaktadır. Ressamların kendilerini ve toplumlarını anlatırken kulllandıkları üslup ve imgelerin anlamları üzerinde durulacaktır.
Romanlardaki erkek tiplerinin ortak yazgısı mutsuzluktur. Osmanlı erkeği çıldırır ya da ölür, Cumhuriyet’in sorumlu yurttaşı yada Kemalist aydın devrimin önündeki engellere takılır, devrimci kahramanın akibeti ölüm, işkence ve hapishanedir, yeni erkek tipleri ise rekabetçi toplumda terkedilmişliğin yalnızlığı içerisindedir.